Star'da yayınlanan Kardeş Payı geniş izleyici kitlesi ile özellikle genç orta yaş grubu için şimdiden liste başı olan bir dizi haline geldi. TV'deki birçok dizi gibi saatlerce sürüp insanı kitlemeyen yapısı ile akıcı replik ve konusu bizi bizden alan bir yapım ama 14. bölüm konusunda seyiricisi öyle bir bölündü ki dizi öncesi yayınlanan jenerik'de Hz. Musa ve Kızıldeniz geçişini işleseler ancak anlatabilirler bu durumu.
Gelelim 14. bölüme ne oldu da bölündük, Ali ve Metin Özdemir'in babası emekli yüksek mühendis Tahsin Özdemir, Yiğit'in babasının planı sonucu "yanlışlıkla" öldü. Ölümün kalp krizi geçirten bir zehirle gerçekleşmesi 13. bölüm sonunda izleyici ölmeyecek 14. bölümde bir şekilde buradan dönüş yapacaklar hatta hepsi rüya çıkacak noktasına kadar genişletti. Klişeleşen şekilde ana karakter ölümünü bölümlere yaymadan 5 dakikada duyuran dizi bundan sonrasında da beklentinin dışında olmalıydı ve olduda. Ne oldu peki? 14. bölüm önceki bölümde hastanede kaldığımız yerden cenaze sürenin başladığı bir sahne ile başladı ve bir çok kişiyi o anda dumura uğrattı bile. Bölüm genel olarak bir cenaze sürecini ajite etmeden özelliklede ekşisözlükdeki bazı yazarların yazdığı gibi "cenaze pornosu" seviyesine çıkarmadan yaşattı. Çünkü ne cenazeyi gösterdi ne cenaze namazını ne de defin anını insanların duygularıyla oynayacak asıl temel noktalar hep pas geçildi pas geçmeyen diziler aha orada gidip izleyebilirsiniz. Bölüm de karakterlerin durumu neydi peki; anne Hamiyet Özdemir bir anne olarak 40 yıllık eşinin kaybının ardından en çok çökendi ilk anda aslında en çok kaybeden en çok içi acıyan olarak verdi tüm duyguyu bize. Ali Özdemir evin büyük evi olarak girmesi gereken yeni role sanki dünden hazırmışcasına dik durmaya çalışan işleri yürütmeye çalışan evin yeni büyüğüydü birkaç kez eski eşine yaklaşması ilk anda ne yapıyor dedirtsede sonradan gördük ki kendisini en rahat hissettiği kişinin yanında dağıldı ve o dağılma bölümde o ana kadar dağılmayanları yerle bir etti zaten. Metin Özdemir ortanca çocuk olarak ne yapsa ne yapmasa ortada kalan Sezai ile ağlayana kadar tam olarak ne yaptığıda belli olmayandı. Feyza babasını kaybeden o küçük kızdı ki daha fazlasına gerek yoktu. Mahalleli çoğunlukla artık kaybettiğimiz ama hala bir yerlerde var olan o mahalleydi, cenaze evine yardım eden geride kalanları ayakta tutandı, özellikle Hilmi karakteri ve hikayesi dizi içerisinde anlık olarak unutulmayacak şekilde ele alındı. Hilmi'nin babasının muhtemelen yokluk sebebiyle ortada kalan cenazesi ve sonraki hayatı.
Dizi genel hatları ile böyleydi peki ama eleştirilen neydi? Eleştirilen bölümün komediden uzak olması baştan sona ağır bir dram olması ve kimisine göre bir klişe olan "hamile anne" sendromu ile sona ermesi oldu. Peki öyle mi oldu hayır, çünkü Kardeş Payı adı gibi kardeşlerimiz gibi yaşanan bir hikayeyi verdiği için sevdiğimiz samimi ve absürt olmayan absürt komedisi ile bizlere kendisini sevdirmişti ve tabii ki sırf bizi güldürecek diye Kavak Yelleri gibi birisi ölünce 5 sene ileri gidip güldürmeye devam edemezlerdi hayatta ne varsa yaşayarak gitmeleri gerekiyordu ki bu yaşatma sürecini reyting kaygılı olarak değerlendirenler unutmasın zaten komedi olmadığı için eleştiren sizdiniz birde bunları görmek için mi izlediniz? Ki aslında bir cenaze durumunda insanın başına ne gelir ne yapılması gerekiri de öğretti ki günümüz beyaz yakalı insanının en çok ihtiyaç duyduğu durumlardan ki daha önce Ertuğrul Özkök Hürriyet gazetesinde bunu ele almıştı ki dizi ele aldı öğretti ve unutturmayacak, ama tabii ki burada öğrendiklerimizi Allah kullandırmak zorunda bırakmasın diyoruz.
Dizide ajitasyon yoktu, kopukluk, bağımsızlık, reyting kaygısıyla hareket yoktu peki ama ne vardı?
Dizide baştan beri bir planlama vardı bence, öncelikle Tahsin dizi başından beri kendine dikkat eden protein tozu tüketen düzenli spor yapan atom karınca gibi biriydi ama aynı zamanda muhtemelen "viagra"da kullanan biriydi. Yani cami yıkılmıştı ama mihrap yerindeydi. Tahsin kendine dikkat ederken Hamiyet'i pas geçmemiştir diyoruz ayrıca hikayenin ana odağı olan motor konusunda "uzman"lar artık bu işin sizin diyerek motorun çalışabileceğini söylediler yani hikaye basamak atladı ama süreç artık motora devam edip etmeme gibi farklı bir noktaya geldi çünkü artık eve bakılması lazım.
Diziye çok laf geçirildi özellikle bölüm senaristi Onay Durgun'a denmedik laf kalmadı hele ki ağlarken iyi sövdük ama her şey plan dahilindeydi bence özellikle o gelen teyit telefonu ve ilaçlar kısa süre sonra aslında babanın ve annenin tahmin edilmeyenlerini ortaya dökecektir.